Kısa bir geçmişte yılların sergilediği oyun, içimde bir şeyleri yıktı. İkna edilmesi zor yeni bir duyguo rtaya çıkardı. Böylesine büyük bir gerilimle dünya ilişkisi içinde olmak savunma gücümü koşulsuz aykırı bir deliliğe götürebilir. Adımlarını dünyayla ilişkilendirememek gibi. Oysa dünya ve ben bir bütünüm.

   Bunun gerisinde kalmak veya önüne geçmek bağdaştırılamaz karşıtlıklar yaratacaktır. Yaşam; statik katsayıları olan matematiğe benzer.Formülü çözersen ancak bununla baş edebilirsin. Çözemezsen bataklığın içinde kendini bulman kaçınılmaz olur. Batağın içinde bulunmak kulağa kötü geliyor olabilir.

   Bense bunun içinde bulunmaktan kaçınan sıradan insanların, yakışıksız söylemlerine yakışan bir tavır olabileceğini düşünüyorum. Öyle ki; batağın içinden temize çıkmak kahramanların işidir. Bu kahramanlar öyle kolay yetişmiyor elbet. Çünkü insan eksiklidir. Çok fazla hissediyoruz. Bu duygularımızı koyacak yerimiz de yok. Kahramanlıklar bizi yanılsamalardan ve eksik yanlarımızdan uzaklaştırmak için bir kapı deliği yalnızca. Biz o delikten yaşama bakarak umut ediş hissimizi tetikleriz

   Ancak gerçekten yaşamanın yolu; baktığın kapıyı kırmaktan geçer. En derin korkularımız bizi umulmadık bir yok oluşa sürükler. Kendinizle yüzleşerek, duygularınızı anlamak ve tek tek sorgulamak, iç benliğiniz de bambaşka bir dünya yaratacaktır. Bunu yapmadığımız sürece korku, benliğimizi kaplar ve korkudan oluşan bir bedene döneriz. Ancak korkularımızı üzerimizden çıkarıp atmanın verdiği hafiflik hissi bizi daha çok özgür kılar.

   Her gün bu düşüncelerle boğuşuyorum. İnsan boşluğa dokunmadan, boşluğu anlaması mümkün değil. Hepimiz kaderle anlaşma yapmış gibi yaşamımızın sonuna kadar sahip olduklarımızı kaybetmeyeceğiz şekilde davranıyoruz. Oysa herkes bir gün kaybedecek. O an gelene kadar içine dönüp bakmalısın. Çünkü içindekileri ne kadar inkâr edersen o kadar sana musallat olurlar. Her musallat olan duygu birbirine benzemeye başlıyor ve artık her hayal bir kırıklığa dönüşüyor. Elinden düşüp kırılan bir cam vazo gibi eskiye dönmek öyle güç ve zor. Bunlarla cebelleşirken yaşamdan kimi zaman uzaklaşarak kendi içimde kocaman bir ''ben''lik yaratıyorum. Yarattığım ben'likten çoğu zaman memnun değilim elbet. İçimde yüzlerce kimlik ve beynimde oluşan yüzlerce uğultu beni sonunda olmak istemeyeceğim bir boşluğa sürüklüyor. Dayanılmaz olan bunlarla savaşmak.

Dayanılmaz olan bunları dinlemek anlamak ve hangisi olduğuna karar vermek. İç seslerim gündelik hayata adapte olmamda bana epey güçlük çıkartıyor. Kimi zaman duruyorum. Sadece duruyorum. Yapmam gereken bir sürü şey olduğundan o kadar emin ve o kadar gereksinimim varken ben hiçbir şey yapmadan sadece duruyorum. Çünkü bazen ilerlemek için durmak gerektiğinin de farkındayım. Bu iyi geliyor. Güvenli bölgemi terketmiyorum. Şimdilik... Söyleyeceklerim bu kadar.