Söylemek istediklerimi kastetmediğim şeylere dönüştürülmesi üzerine…

Başıma gelen en kötü şeydi. Olmaz yerlerimden yakalandım. Hissettiklerimi söylemekten kaçındığım için, müthiş bir zayıflık hissediyordum. Bu dünya çok sıkıcı ve tutarsız.

 Hissettiklerimi söylememeye hapsettiler beni. Zehirlenmiş gibi beynimin her hücresi, şehir insanlarının uğultusuyla doluydu. Geçen yalnızca zamandı... Ve zaman hepimizin en sıcak düşmanıydı. Elbet biliyorum! Çünkü söyleyemediğin ve içinde barındırdığın her şey, tükenmemiş bir biçimde, ruhunun en derinlerinde hortlamak için bekliyordu.

Öyle bir gündü. Tüm sıcaklığı ve gerginliğiyle üzerimde dolaşan kelimeler tek tek ruhumda hortlamak için sırasını bekliyordu. Kaldırımın soğuk taşına oturdum ve bir sigara yaktım. Kafamda yüzlerce kelimeyi bütünleyip, nerden başlayacağımı bilmeden sakinlemeye çalışarak, aradan geçen zamanın hatırsızlığına, hatırlı cümleler seçmek için savaşıyordum.

Bir fırt çekip bir cümle düşünüyordum. O cümleyi beğenmeyip dumanıyla birlikte dışarıya üflüyordum. ''Solmuştum evet!'' Çünkü köklerimden kurumamı 30 küsur yaşımca, tek bir hamlede anlatmak hangi baba cümlenin harcıydı. Öyle sıkılıyorum, öyle sıkılıyorum ki bu yaşamak denen karın ağrısının çirkinliğini üzerimden atamıyorum.

 Çok çirkin ve iğneliyim, çok çirkin ve dizlerimi düşüp kanattım. Oturduğum kaldırımın taşını kirlettim kanımla. Şimdi çok üşengecim kalkmaya, doğrulup içimden türlü türlü canavarları çıkartmaya gücüm yok. Evet güçsüzüm. Ancak kelimeler hala zihnimde. Anlatabilmek için verdiğim mücadelenin sonucunda elimde patlayan bir ordu kelime.

''Söyleyemedim evet!' 'söylemek için bir neden kalmadığını biliyorum ve elbet geç değildi! Susmayı seçtim. Konuşmanın susmakla eşdeğer olduğunu anladığımdan beri yorulmuyorum.

 Yorulmadan kelimeleri söylemenin bir yolu yok çünkü, değeri de… Kimse zamana bırakmadan değerli bulmuyor kelimeleri. İçimde ölen her bir kelime, zamanını bekleyen kafesteki kuş gibi. Özgür kalacağı zamana kadar çırpınıyor. Çırpındıkça dibe çöküyor, dibe çöktükçe kayboluyor, kayboldukça sonrasında da ben ulaşamıyorum. Şimdi ulaşamadığım her kelime için bir sigara yakıyorum ve dumanını içime üflüyorum... Biliyorum hiçbir zaman Tanrı suretinde olamayacağız. Evlerimizde kestiğimiz kurbanların, bayramlık kokuları yayılmayacak bahçemize ve biz asla günün rengini seçemeyeceğiz…