Bir soru sorulduğunda karşınızdaki insanın istediği cevabı veremeyeceğiniz zamanlar olmuştur elbet. Böyle durumlarda dürüstlük insanı en çok yaralayan şeydir.

 

Söyleyecekleriniz yaralayacaksa da bırakın olduğu haline. Çünkü bir yalanı söylemek kolaydır. Sürdürmek ciddi bir vicdan işidir.

 

İstedikleri cevabı vermek için olursa gayretiniz, bir süre sonra bu başka istekleri doğuracaktır.

 

Sırada ne olduğunu bilmeden, kör isteklerin peşinden manasızca yürüyüp gidersiniz.

Fırtına diner,  geriye ağaç dallarından düşen saçaklar ve duvarlardan dökülen tozlar kalır. Biliniz ki hiç kimse bıçakla kesilmiş gibi terk edemez bu dünyayı.

 

Son zamanlarda kimseye istediği cevapları veremiyordum. Kafam çok atık, beynim volta atıyor halde. Durmadan çalışıyor.

 

Gizlilik ihlali ediyorum. Söylediklerinin ardında sakladıkları gerçekleri çıkarmak için gizli gizli çalışıyordum.

 

Çünkü gerçeği kalbimde biliyor ancak somut örnek olmadığı için elimde delil yetersizliğinden asabım bozuluyordu. Aslında en iyisi unutmak ve çekip gitmektir.

 

Bunu biliyor olmama rağmen kontrolsüz bir arayış içinde buluyordum her seferinde kendimi. Neden mi? Çünkü aptal olduğumu düşünmelerini sanmalarından epey yorulmuş olacaktım ki kendimce bir savaş başlattım. Şu insan yakınlaşmaları çok çirkin ve silahlı değil mi? Tanım bulamadığım insan kalabalıklarının içinde boğuluyorum. Kafamın almadığı türlü işgaller zihnimi bozuyor. Yüreğinden şüphe duyduğum insanlarla çevrili her yanım. Artık kazanmanın da kaybetmenin de hiçbir önemi kalmadı.

 

İnsanoğlu fıtratı gereği ziyan eden, tüketen, aç gözlülük yapan, hep daha fazlasını isteyendi. Ancak ve ancak bunu öngörebiliyor olmama rağmen, zamanın kaybolduğu bir evrende tutamadığım her anıyı biriktirmek ve bunu hatırlamak adına, hüzünlenip yahut sevinmek için ziyan olmayı veya etmeyi bilinçli, bilinçsiz göze alıyordum.

 

Görüyorum ki yaşam sürekli kendini tekrar eden bir biçimde karşıma çıkarak beni eksiltiyor. Eksilmiş ruhumu ''yaşam'' içinde yorgun kılıyor. Yaşamda bırakılan izler bir cinayet mahalli gibi. Her şey yolunda mı? Diye dönüp geriye bakan yok.

 

Benim o yazdan öğrendiğim şey şu: bazı sokaklarda yalnız yürünmez, illaki biriyle paylaşmak gerekir o sokağı. Yürüdüğüm yolda kendimden emindim. Yanımda kimin olduğundan şüphe duyarak. Şüphe zehirli bir duygu içinizde ne barındırırsanız barındırın.

 

Samimiyetinden ve yüreğinden şüphe duyduğun birine gönül emanet edilir mi? Önce bu soruyu herkes kendine sorsun...

 

İnsan birbirini ziyan etmek için geldi. Dünyaya hoş geldiniz.