Uluğ Sultan Alâeddin Keykubat. Beyşehir’de sarayı olan ve Alanya’ya ismini veren hükümdardır. Anadolu Selçuklu devrinde denizaşırı fetih yaparak Kırım’ı fethederek ufkunun genişliğini göstermiştir. Devlete en parlak dönemini yaşatmış ve halk tarafından “Uluğ” yani yüce sıfatıyla anılmıştır. Saltanatın ilk dönemlerinde bir saray darbesine maruz kalmıştır. Bu durumdan da galip çıkarak yönetim becerisi ortaya koymuştur.

         Selçuklu devrinin önde gelen komutanlarından Seyfeddin Ayaba’nın gücü ve kibri o günün şartlarında hükümdarı dahi gölgede bırakıyordu. Sözde onun komutanıydı fakat sarayı ve hükümdarı tamamen etkisi altına almaya çalışıyordu. Alaeddin Keykubat’ın bu duruma bir müdahalesinin olması zorunluydu. Ama o da mevcut durumda çok bir şey yapamazdı. Bir akşam Seyfeddin Ayaba kendisine destek veren devlet erkânını konağına toplamıştı. Yenilmiş, içilmiş ve Sultana karşı planlar yapılmıştı. Davet sırasında epeyce içki tüketilmişti. Ziyafete katılanlardan biri içkili ve kendini şaşırmış bir haldeyken Alaeddin Keykubat taraftarı Emir Seyfeddin’in yanına uğradı. Bu haldeyken konuşulanların tamamını ona anlattı. Emir Seyfettin hükümdara bu planı anlattığında artık Sultanın da bir planı vardı. Seyfeddin Ayaba daha sonra bir davet daha vermişti. Buna Sultan da mazeret göstererek bu davete katılmadı. Buna rağmen tehlike devam ediyordu.

         Sultan 1223’te Kayseri sarayında bir davet tertip etmişti. Davetliler arasında Seyfeddin Ayaba da vardı. Bu davete emirler sadece bir korumaları ile katılabiliyordu. Genel kural buydu. Sultan taraftarı komutanlardan İsa Bey sarayını etrafını çevirmişti. Davetliler tek koruma ile saraya alınmışlar ve sarayın kapısı kapatılmıştı. Eğlence meclisi başlamıştı. Alaeddin Keykubat kadehini kendine karşı darbe planlayan Seyfettin Ayaba için kaldırmıştı. Bu hareket onun için sonun başlangıcıydı. Sultan son bir defa hasmının gözüne bakmak istiyordu. Hasmı bir vakitler ona hocalık yapmıştı. Ama Sultan ihaneti ve darbeyi bağışlayamazdı. Ayaba mevzuya uyanıp davetten ayrılmaya çalıştığında izin verilmiş ama kapıda karşısına İsa Bey çıkmıştı. Hemen hapsedildi. Sultanın emriyle Kayseri kalesinin burçlarında sallandırılarak öldürüldü. Onun destekçisi Başarakavak köyüne isim babası olan Beşare Bey’de bir odaya hapsedildi. Kapısı kireçle kapatılan bir odada açlık ve susuzluk içinde öldü. Bazı emirler ise cezalarını hapiste çekeceklerdi. Onlar elbette şanslılardı. Anadolu Selçuklu devleti coğrafyamızda Türk hâkimiyetini sürdüren devletlerden birisidir. Bu devlet döneminde de pek çok darbe girişimi olmuştur. Bu olay bunlardan birisidir. İlahi adalet burada Alaeddin’in galibiyeti yönünde tecelli etmiştir. Fakat Sultan sonraki dönemde yine emirlerinin düzenlemiş olduğu bir suikast ile öldürülecektir. Allah taksiratını affetsin.

Selam ve dua ile

Mustafa AK

Tarih Öğretmeni

mstfknyali@gmail.com