Doğu Türkistan kanayan ve farklı zamanlarda kanatılan yaramız. Bizim için bugün uzak memleketler gibi görünse de Türk- İslam medeniyetinin doğduğu coğrafyadır. Doğu Türkistan meselesi bu defa çok daha acı bir olay ile gündemimizde. Doğu Türkistan Özerk bölgesinin başkenti olan Urumçi’de karantina uygulanan bir binada çıkan yangında 44 Türk şehit oldu. Bu olay ülkemizde halk nezdinde ve sosyal medyada yankı buldu. İnsanlar bu olayı protesto ettiler. Ama biz şu an ne dersek diyelim. İnsanların ölümlerine Çin yönetimi tarafından göz yumuldu. Olayda kardeşi vefat eden Şerafet Hanım’ın şu sözleri aklı ve vicdanı olan hepimizi düşündürmeli. “ Belki orada, bizim değil sizin de aileniz olabilirdi. Bu zulüme sessiz kalmamanızı, bize ses vermenizi istiyorum. Tüm dünyaya sesleniyorum. Bütün Müslümanlara sesleniyorum. İnsan haklarına sesleniyorum. Doğu Türkistan’da zulüm var. Biliyor musunuz? Gözümü bile kapatamıyorum. Onlar gözümün önüne geliyor. Nasıl bir insanlık” Bu sözler ve benzerleri Filistin, Arakan, Somali, Kosova ve dünyanın diğer yerlerinde dini ne olursa olsun mazlumların kurduğu cümleler. Bize düşen ümmet coğrafyamızı tanımak ve oradaki mazlumların hissiyatına ortak olmaktır. Bu anlamda bu haftaki yazımız Doğu Türkistan ve Kaşgar üzerine olacak.

    Türk dünyasında İslam ile ilk tanışan coğrafyalardan biri Kaşgardır. Bu şehir özelinde Prof. Dr. Ramazan Biçer tarafından yazılan ve Medeniyet Şehirleri serisinde çıkan Kaşgar isimli kitabı tanıtmaya çalışacağım. Kitap Giriş, Doğu Türkistan ve Kaşgar olmak üzere üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Kaşgar kısmı da Tarih ve Siyasi Hayat, İktisadi Hayat, Kültürel Hayat, Dini ve İlmi Hayat olmak üzere 4 alt başlığa ayrılmıştır. Sonuç ve değerlendirme kısmı sonrasında da Kaynakça ile eser tamamlanır. Toplam 103 sayfadan oluşan eser bu coğrafyalar ile ilgili bilgi edinmek için özetlenmiş bir el kitabı özelliğindedir.

    İslam dünyasının en önemli bilginlerinden kabul edilen Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügat’it Türk isimli bir eser yazmış ve eserinde Araplara Türkçeyi öğretmeye çalışmıştır. Edip Ahmet Yükneki de bu coğrafyanın çocuğu olup Atabet’ül Hakayık isimli siyasetname türü bir eser yazarak ilmi hayatımıza katkıda bulunmuştur. Yeni İslamlaşan bir coğrafyanın bu kadar nitelikli eserler ortaya koyması takdire şayandır. Fakat hangi şartlar bu coğrafyayı parlak günlerinde alıp bugünlere getirmiştir. Özellikle İran’da Safevi devletinin kurulmasıyla hilafet merkezi İstanbul ile Kaşgarın bağlantısı zayıflamaya başlamıştır. Ayrıca Don- Volga projesinin yapılamaması da bu irtibat kopukluğunu devam ettirmiştir. Coğrafyanın güçlü devleti olan Timur devletinin zayıflaması bölgeyi Moğol ve Çin işgallerine açık hale getirmiştir. 19. Yüzyılda Kaşgar Hanı Yakup dönemin Osmanlı halifesi II. Abdülhamit Han’dan yardım istese de Osmanlının zayıflığı ve mesafe nedeniyle gerekli yardım yapılamamıştır. Bölgedeki iç rekabet işin içine eklenince coğrafya Çin hâkimiyetine girmiştir. Çin’e bağlı özerk bir bölge olan Doğu Türkistan Mao yönetimindeki Çin’in zorla dinsizleştirme politikalarına boyun eğmemektedir. Günümüzde aynı politikalar devam etmektedir. Pek çok Uygur Türkü yurtlarından hicret edip dünyanın muhtelif yerlerinde yaşamaktadırlar. Bir bölümü de ülkemizde yaşayan Doğu Türkistan Türkleri vatanlarına dönecekleri günleri iple çekmektedirler. Rabbim kimseyi vatanından uzak bırakmasın. Selam ve dua ile

Mustafa AK

Seydişehir AİHL Tarih Öğretmeni

mstfknyali@gmail.com