İngiliz tarihçi Norman Stone’nun Ketebe yayınlarından çıkan kitabı. 19 ve 20. Yüzyıllarda dünyayı yöneten İngiltere, Fransa, Avusturya, Rusya ve Osmanlı gibi devletlerin hem genel siyasetlerini, hem de birbirlerine karşı politikalarını popüler bir şekilde anlatan bir eser. Yazara dair önemli bir nokta ise Türkiye’yi sevmesi ve Türkçeyi öğrenmesidir. Hatta kendisi ile İngilizce konuşanlara “Vatandaş Türkçe konuş” uyarıları yapmasıdır. Bir diğer mesele de bizim ülkenin kimi aydınlanmışları(!) gibi ayrılıkçı bir tavır takınmamakta aksine İngiltere’nin bütünlüğünü savunmaktadır. Hatta bağımsız İskoçya kurulursa Türk vatandaşlığına tamamen geçmeyi ve Numan Mutlutürk ismini almak istediğini dahi belirtmiştir. Bu zeminde Ermeni meselesine dair Türk tarafının tezlerini savunan çok az Avrupalıdan biridir. Ermeni Meselesine dair görüşleri kısaca şöyledir: Ermenilerin soykırıma dair ürettikleri belgeler sahtedir. ler İstanbul’u işgal ettiklerinde Osmanlı arşivlerinde Ermeni soykırımına dair bir belge bulamamışlardır. Osmanlılar Ermenilere tehcir sırasında kötü davranan insanları cezalandırmışlardır. Hatta bakanlık teklif edilen Ermeni bile bulunmaktadır. Sınırlarımız içinde yaşayan tüm Ermeniler tehcir edilmemişlerdir. Ayrıca ayrılıkçı ayaklanmalara destek vermeyen Ermeni liderleri yine isyancılar tarafından öldürülmüştür. Mesele tüm yönleriyle tarihçiler ve mahkemeler tarafından incelenmemiştir. Tüm bunların ve daha pek çok mesele ile ilgili yazıların olduğu eser okunmaya değer kitaplardandır.                                                                          Mülteci Meselesi: 80 milyon ülkenin 20 milyonun bir zaman bir yerden mülteci olarak geldiği bir ülkede yaşıyoruz. Bizim ülkeye sadece Türk ve Müslümanlar gelmemiş. Kendini buradan hisseden herkes gelmiş. Tarihe bakarsanız 100-150 yıl öncesinde de gelen mülteciler ile ilgili de aynı şekilde hoşnutsuzluk olduğu görülecektir. Bugünün sorunu değil yani. Tabi gelenlerin hiçbiri geri gitmemiştir. Aydın, milletvekili, sporcu, bilim adamı, sanatçı ve oyuncu hangisinin nereli olduğunu dahi unuttuğumuz pek çok göçmen burada yaşamaktadır. Artık “Biz” olmuşlardır. Özetle coğrafya kaderdir. Selam ve dua ile

Mustafa AK

Tarih Öğretmeni

mstfknyali@gmail.com