CUMHURİYET ÖNCESİ ANADOLUDA HRİSTİYAN OKULLARI

ve

2. ABDÜLHAMİDİN ANADOLUDA MÜSYONER OKULLARINA KARŞI MÜCADELESİ

Osmanlıyı yıkmanın yolu onu kendi içinde parçalamaktan geçiyordu. Bunu çok iyi bilen emperyalist Avrupa devletleri balkan ve Afrika ülkelerini bizden kopardıktan sonra Anadolu’yu da parçalama yoluna giriştiler.

Anadolu’yu bizden almanın en kolay yolu oradaki azınlıkları ve kandırabildikleri evlatlarımızın arasına ayrılık tohumları ekmekle olabilirdi. Bu da okullar açarak içten içe fesatlar çıkararak mümkündü.

1900’lü yılların başında Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar ve Almanlar tarafından Osmanlı eyaletlerinin bütün sancak, liva ve kazalarında misyonerlik faaliyeti altında fesat yuvaları olan okullar açmaya başladılar.

Bu bağlamda o zamanlar Halep vilayetine bağlı bulanan Urfa, Adana, Maraş, Adıyaman, Gaziantep ve Malatya sancaklarında da aynı faaliyet son haddindeydi. Bu makalede Halep valisinin bab-ı aliye yolladığı arzuhallerde olayı anlatışını ve idadi açılması zaruretini ifadesini göreceksiniz.

Bu yazıda 1900’lü yılların başlarında doğu Anadolu’ya çöreklenen Amerikan İngiliz ve Protestan okullarının yağmur sonrası mantar gibi yayılışını, misyoner faaliyetlerini, bunları bölge valilerinin merkeze ihbarını ve sultan Abdülhamid’in karşı okullaşmayla Anadolu çocuklarını papazların elinden kurtarma mücadelesini okuyacaksınız.

1800’lü yılların başlarında Avrupa sanayiini tamamlamış, her alanda devrimlerini ve yeniliklerini yapmış ürettiği malları satmak için gözünü Osmanlıya ve onun hükümran olduğu topraklara dikmişti.

Silah sanayii, tekstil sanayii ve askeri sanayi başta olmak üzere Osmanlılar çok gerilerde kalmışlardı.

Her şeyimizi onlardan ithal etmek durumunda kalmış, savaşlarda bile onlardan yardım alır hale düşmüştük. Osmanlılar lale devri uykusunun mahmurluğunu henüz atamamışlardı.

Düşman en kenardaki topraklarımızdan yani Somali’den, Yemenden, Cezayir’den ve Mısırdan başlamışlardı gaflet ve dalalet içindeki bazı padişahların gözü hala açılmamıştı.

Sanayi olmadığı gibi onun mamulü silahları kullanacak kalifiye eleman da yoktu. Henüz biz hala mahalle imamlarının okuttuklarıyla yetiniyorduk. Tanzimat fermanıyla yani 1840’lardan sonra daha yeni yeni sıbyan mektepleri ile ilkokullar açılmaya başlanmıştı. Ortaokul demek olan rüşdiyeleri, lise demek olan idadileri, yüksekokul demek olan mekteb-i sultanileri ve üniversite demek olan mekatib-i aliyeleri duymamız ve tanışmamız için 1890’lı yılları beklememiz gerekecekti.

Sultan 2. Abdülhamit 1876 tahta çıktıktan sonra 3 yıl Ruslarla savaşla geçtikten sonra Avrupa’yı yakalamanın yolunun eğitimden geçtiğini fark etmişti bu nedenle Osmanlı coğrafyasının bütün vilayet, sancak, kaza, kasaba ve köylerinde uygun birer okul açmaya kararlıydı.

Biraz önceye de bir bakalım: Sultan Abdülhamit Anadolu’nun doğusuyla batısıyla Amerikan, Alman Fransız ve İngiliz kolejlerinin açılarak milletin imparatorluk aleyhine alttan alttan kışkırtılmasının farkına varan en uyanık ve bilinç sahibi bir padişah olarak 1876 da göreve geldikten sonra ülkeyi baştanbaşa:

Sıbyan mektepleri - Mekatib-i sıbyan

İlkokul - Mekatib-i İbtidaiyye

Ortaokul - Mekatib-i Rüşdiye

Lise - Mekatib-i İdadiye

Lise üstü Kolej- Mekteb-i Sultani ve

Üniversite- Mekatib-i Aliye ile donatmaya başladı. 

 

1840 ile 1875 arasında sadece kent merkezlerinde bulunan okullar 1876 yılında Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışıyla beraber büyük bir hız kazanarak her köye ilkokul (Mekteb-i İbtidai), her kasabaya ortaokul (Mekteb-i rüşdi) ve her kazaya da lise (Mekteb-i idadi) açılmaya başladı. Artık daha önceki tek eğitim yeri olan medreseler büyük kentlerde üniversite durumuna yükselmiştir.

Osmanlı imparatorluğunu 33 yıl hastalığını tedavi ederek ayakta tutmayı başaran 2. Abdülhamit Han çıkardığı fermanlarla kurban derilerinin okul açmak üzere toplanmasını sağlayarak yüzlerce Rüştiye ve idadinin kurban derisi parasıyla tesisini sağlamıştır. Zira kendisine Maraş’tan Merzifon’a Antalya’dan Kars’a kadar birçok bölgeden Amerikan okullarının tahribatı ve Müslüman çocuklarının bu okullara gitmek zorunda kaldıkları yolunda arzuhaller ulaşıyordu.

Aşağıda bu konuyu anlatan Türk basınında ilk defa yayınladığımız4 belgenin aslını ve transkriptini görüyorsunuz. Transkripsiyonu içindeki bazı kelimeleri parantez içinde sadeleştirmekle yetindik.

Maraş Mutasarrıfı Galip Bey: Maraş’ta çok sayıda yabancı okul açılarak misyonerlik yapmaları bunun yanında Türk okulu olmaması vatan evlatlarının o okullara gitmesiyle büyük bir tehlike altındayız acilen okul yapılması…

“Telgrafname

Maarif-İ Umumiye Nezaret-İ Celilesine (Milli Eğitim Bakanlığına)

28 Kanun-i sani 1317 tarihli telgrafla maruzuma mekteb-i idadinin tesisi ve küşadı emri şeref-sudur etmeleri cesamet ve ehemmiyet nokta-i nazarınca rüçhanı bedihi olan Maraş gibi bir büyük şehrin mekteb-i terakki-i maariften mahrumiyeti rıza-yı aliye tevafuk etmeyeceği gibi Maraş’ta idadi mektebi tesisinin nezaret-i celilelerince mevki-i tezekküre konulduğu gazetelerde görüldüğü halde şimdiye değin fasliyatı görülmediğinden halkın teessüratını mucip olmaktadır nefs-i Maraş’ta ecanibin müessesat-i müteaddidesine (yabancı okullara) ahalideki şiddet-i ihtiyaca karşı arz-ı sabık veçhile liva idadisi mukteza-yı muallimin ve mesarifin takdir ve tahsile mevcut rüşdiye mektebinin idadiye kalbi (değiştirilmesi) emrinin tesri-i itası (hızla verilmesi) bi-tekrar müsaittir efendim.

30 Haziran 1317 / 13 Temmuz 1901

Maraş Mutasarrıfı Galip /  MF-MKT-522-38-1”

 

Maarif Nezaret-i Celilesine

Maraş sancağında şimdiye kadar istifa olunan hisse-i maarifin mikdar-ı yekûnu 1 272 900 küsur kuruşa reside olub vilayet-i celileye de arz olunduğu üzere Maraş şehrinin cesamet-i ehemmiyet-i mevkıiyesi (stratejik konumu) derkar olmak cihetiyle mukaddemen bir bab mekteb-i idadi-i mülki inşası tasvib buyrularak mukavelenamesi dahi bil’imza derpiş-i inşa iken ve buradaki misyoner rahiplerin tesisat-i müteaddidesine (çok sayıda okuluna) karşılık hiç olmaz ise bir idadinin tesis ve küşadı vücub (farz) derecesine gelmiş ve mevkıan ve vüs’aten kifayet ve kabiliyeti anlaşılan mevcut mekteb-i rüşdiyenin ise idadiye kalb ve tahvilini temin maksada kafi görülmüş olduğundan rüştiyeden çıkan evlad-i vatan velileri tarafından ahar vilayete gönderilmeyip muattal kalmakta bulunduklarından ahali vere geldikleri hisse-i maarifin neticesine kazanmaktan bütün bütün mahrum olmamak üzere liva idadisine muktezi muallimin ve mesarifin tayin ve tahsiliyle saye-i maarif-vaye-i hazreti cihan-banide şu eser-i sabitü’l-hayrın bir dakikada vücud-pezir (hayata geçirilmesine) olmasına müsaade buyrulması meclis-i idare ifadesiyle müsterhamdır.

30 kanun-i sani 1316 / 12 Şubat 1901

Maraş mutasarrıfı Galip / MF-MKT- 522-65-13

Halep Valisi: Maraş’ın stratejik önemi ve büyüklüğü nedeniyle yabancı okulların istilası altındadır. Osmanlı Okulu olmamasından dolayı vatan evlatları Yabancı Okullara kayıt yaptırmak zorunda kalıyorlar acilen bölgede yeterince iptidai, Rüştiye ve idadi mektepleri açılması hususunda irade padişahımızındır.

“Halep Vilayeti Maarif Nezaret-İ Celilesine

 … Maraş sancağı meclis-i idaresinden bu kere alınan mazbatada bildirilmiş ve ol babda vilayet maarif müdürlüğünden yazılan derkenarda suret-i işarın muvafık-ı nefsi’l-emr olduğu beyan olunmuştur bu babda evvelce liva-i mezkur meclisi idaresinden alınan mazbata ile evrak-ı müteferriası 11 şubat 1314 tarihli ve 981 numaralı mahalli idare-i vilayet mazbatasıyla nezaret-i  celilelerine gönderilmiş ve Maraş’ta bir mekteb-i idadinin tesisi emrindeki lüzum ve muhassenat dahi dermeyan olunmuş idi Maraş’ın ahval-i ahire üzerine kesb ettiği ehemmiyet derecesi ve halkın oralarda mekatib-i ecnebiyeye müracaata mecbur olmaması hakkındaki emr u ferman-ı cenab-ı padişahi malum olub işbu emr u ferman-i hümayunun infazı ise böyle bir mekteb tesisine menut ve bulunmayınca ahali-i mahalliye mekatib-i ecnebiyeye müracaata mecbur olacağına göre hükm-i irade-i seniyyenin infazı için işar-i mahalli veçhile Maraş mekteb-i rüşdisinin idadi-i mülkiyeye tahvilini mevkıan ve siyaseten mertebe-i vücubda olduğundan iktizasının sürat-i icrası hususuna müsaade buyrulması babında emr u ferman hazreti menlehü’l-emrindir.

26 receb1317 ve 17 teşrin-i sani 1315 (30 Kasım 1899)  / MF-MKT - 522-65-9”

Halep Maarif Müdürü: Maraş’ta fil hal Protestanların öteden beri Maraş noktasında bütün güçleriyle Osmanlı devleti aleyhine çalışmalarda bulunup müteaddit mektepleri olduğu anlaşılmıştır. Buna mukabil devletimiz tarafındanhemen birlisenin açılması zarureti tahakkuk etmiştir.

“Maarif-i umumiye nezaret-i celilesi canib-i samisine

Devletlü efendim hazretleri

… Maraş sancağında filhal Protestanların öteden beri Maraşnoktasında çok fedakârlıkta(bütün güçleriyle çalışmaları) bulunup müteaddit mektepleri olduğu idare-i kemteranemce de anlaşılıp behemehal idadinin küşadı zarureti tahakkuk etmiştir ve hatta taraf-i eşref-i nezaret-penahilerinin bundan bir iki ay mukaddem vilayete telgrafla verilen malumata göre daha bazı mekatib ile maan keyfiyet bab-ı aliye bildirilmekle kariben emrin lütuf buyrulacağı tebşir dahi edilmiştir şu hale göre mademki bu gün maraş rüştiyesinin 1500 kuruş esasen mevcut tahsisatı vardır mehma emken (imkanlar elverdiği kadar) idare-i maslahat zımnında yalnız şehri 1250 kuruş ilavesiyle mektebin küşadı mümkün ve beca olacağı ve taraf-i kemteranemden memleketin ilcaatına tatbikan tertip kılınan müfredat cedveli muhasebe idare-i aliyesine memhuran takdim kılınmakla tervicen lil’maslahat keyfiyetin oraya havalesi babında emr u ferman hazreti menlehü’l-emrindir.

10 Şubat 1316 / 23 Şubat 1901

Halep Maarif Müdürü

MF-MKT - 522-65-15”