BÖYLE GİTMEZ!

      Bizi hiç bir değer ve ya değersizlik bir araya getiremeyeceğe benziyor. Seçimin üzerinden ve TBMM üyelerinin netleşmesinden 45 gün geçmesine rağmen hükümet konusunda bir arpa boyu yol almış değiliz. Durumun farkında olan ve hükümetin pasifliğinden yararlanan şer güçler büyük terör oyunlarına başladılar. İkisi polis memuru gencecik 35 kişi bir günde Şanlı Urfa’da katledildi.


      Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilerek yasa dışı bütün silahlar toplanmalı ve iç güvenlik yasaları uygulanmalıdır, bu konuda dünyanın ne diyeceği canlarımızdan önemli değildir. Zaten dünyanın önde gelen ülkeleri bir vatandaşlarının bile ölümü üzerine neler yaptıklarını ve yapabileceklerini herkes biliyor.
Ülkede bir sivil silahsızlanma mutlaka yapılmalı ve tüm askeri olmayan silahlar toplanmalıdır, güvenliğimiz için bu olmazsa olmaz şarttır. Şuna kesinlikle inanıyorum ki ülkede huzur için yapılacak tüm girişimlere milletimiz sonuna kadar destek verecektir. Bu hususta gerekirse sıkıyönetim de ilan edilebilmelidir.


     Bu terör henüz ikinci yarıya geçmeden hükümet “cek cakları” bırakıp çok acil tedbirler almalıdır aksi halde yarın çok geç olabilir. Kınamak, üzüntü bildirmek, lanetlemek hiçbir şey ifade etmez, terörün kökünü kurutacak tedbirleri almıyorsan ve yarın aynı sızlanmalar devam edecekse hiç kınamayla geçiştireceğini sanma. Hele hükümetler icra makamıdır kınama değil önleme merciidir. Evet, kına lanetle ama anında mutlaka anında tedbirlerini al bir daha olmaması için. 

     Bu kadar görüşleri derinden farklı, bol partili, Türkiye’den başka bir ülke daha yok dünyada. Biz kaçıncı dünya ülkesiyiz bir de bunun tespitini yapmak lazım. Eğer büyük bir ülke isek sokaklarımızda cesetlerin duvarlardan toplandığı manzaralar olamaz. Üçüncü dünya ülkelerinde olduğu gibi belinde bombalar sarılı cellatlar dolaşamaz. Böyle giderse sokaklarımız yürünmez, toplantılara iştirak edilmez ve turistik hareketlilik yapılmaz hale gelir koca ülkemiz.


     Fransa’da 13 kişi ölünce tüm dünya liderleri Paris’te toplandılar ve büyük yürüyüşle terörü lanetlediler. Bizde 35 gencecik ölü var dört partimiz bir ortak duruş sergileyemiyor, yazıklar olsun. Allah billah aşkına dört parti büyük terör olayı karşısında bile nasıl bir araya gelemezler, üstelik birbirlerini suçlayarak uzaklaşırlar. Bu partilerin nasıl bir vatan sevgisi var anlamakta zorlanıyorum. Vatan belimizdeki azık çıkısı değildir ki ötekinin belindeki çıkıya karışmayız diyelim. Vatan hepimizin bindiği bir gemidir.


    Koca Türkiye bir terör batağına tekrar çekilmek üzere aman dikkat edelim “cegiz cağız” edebiyatına bir son vererek acil çare arayalım. Güvenlik tedbirlerini, istihbaratı sağlam temellere oturtalım, güvenliğimiz söz konusu olunca bütün diğerler ve değerler feda edilir, unutmayalım. Ben şahsen istihbaratın zayıf olduğu kanaatindeyim ülkemizde. Mesela Konya’daki büyük mitinglere gittim Alaeddin tepesinden miting alanına hiç aranmadan sokuluna bilirdi. Hatta seçim öncesi mitinglerde yanımdakilere sormuşumdur: yahu hani güvenlik, neden arama yapmıyorlar? Diye. Sadece demir bariyerlerin içindekilerin aranması yeterli değildir yakınlardakiler de titizlikle aranmalıdır.


    Şu anda Konya’nın merkezi yabancılarla dolmuş durumdadır, bu huzur kentinde istenmeyen olaylar olmadan emniyetimiz gerekenlerin yapılıp yapılmadığını bir kez daha gözden geçirmelidir. Gerekirse kimsesiz yabancılar bir kampta toplanmalı ve öyle kontrol edilmelidir. Artık Suriyeli ve yabancı akınına bir dur denmelidir. Her isteyen her istediği yere konmamalı bir yer gösterilmelidir, bu kadar özgürlüğün bakarsınız bir yan etkisi de olabilir Allah korusun. 
   

    Biz hep “büyüklerimiz gerekeni düşünürler” diyoruz ama biz gene de bir hatırlatalım. Konya’da Sahip Ata ve Şems mahallelerinin artık tümden yabancılarla dolmak üzere olduğu görülüyor, akşamları tamamen dışarılara taşan muhacirler yolların kullanımını zorlaştırıyor. Konya’da böyle ise sınır illerinde durum daha vahimdir. Buralarda asayişin bozulmaması ve Ensar’ın da rahat hareket etmeleri için her şeyin bir daha gözden geçirilmesi gereklidir.