Bak enişte dediğin çıktı.! Hani Fatma'ya demişsin ya birkaç ay önce: "Ben ölürsem sizi paraya boğarlar." diye. O da "Sus, Allah korusun. O nasıl söz..!" deyince de "Yalan mı, madencinin dirisi değil ölüsü para eder." demiştin.

          Dediğin çıktı Enişte. Evvelki gün madende, akşama kadar seni bekledikten sonra eve gelince koridorda iki koli gördüm. Baktım, erzak kolisi. Üç ay maaş alamazken, ocakta insanlık dışı şartlarda çalıştırılırken, iş yerindeki bozuklukların hakkıyla denetlenmesi için gerekeni yapmayanlar birden türediler. Kimse elini sürmedi o kolilere, bir kenarda duruyor öylece. Dokunurlarsa, insanlığımızla beraber 2500 ton balçığa gömdüğümüz bedenine değdiğini zannedecekler galiba. Biraz ağır oldu ama böyle. Hele bir de yarın bir ton kömür dökerlerse evin önüne. Hani ocaktan kömür alacağın varmış ya, ona say. Bir de çuvalın üstünde "Has Şekerler Madencilik" yazarsa ört ki ölem.! Nasıl yakılır o kömür Ömer Asaf'ın yattığı odada? O tertemiz ciğerini kirletmez mi? 


       Bir de ne oldu bak.! Omzundan düşürmediğin, yere yatırıp karnını ısırıp güldürdüğün, son göz ağrın Ömer Asaf'ın var ya bir sözüyle bütün ülkenin yüreğini dağlamış. Sen günlerce çıkmayınca ocaktan, demiş ki "Galatasaray'ın maçı var dersek babam çıkar ocaktan." Bak sen şu feleğin işine.. Herkes ağlar artık bu söze. O ikisi de ağlar mı ki? Hani şu Konya'dan şirketin özel arabasıyla alınıp ocağa teftişe(!) getirilen mufetişle, bu ölüm kuyusuna 'çalışabilir' ruhsatı veren uzman var ya, o ikisi.


        Yarın GS başkanı falan arar artık. Belki Ömer Asafımızı maça götürürler.  Bakarsın Başbakan bile arar. Böyle şeyleri hiç sevmeyen sen derdin ki "Kardeşim, benim paraya ihtiyacım yok. Sadece kaldırın şu vicdanınızın, insanlığın ve benim üstümdeki balçığı."


        Dediğin gibi enişte, paraya boğdular. Yine gürültüye boğdular. Utanıyorum, boğuluyorum enişte. Uzat şu elini. Önemli değil, yıkarız geçer balçık. Önemli olan vicdanımız kirlenmesin.