ANKARA SOFU

Ankara Keçisi tiftiğinden dokunan Ankara Sofu kumaşının tam olarak ne zaman dokunmaya başlandığına dair kesin bir veri bulunmamakla birlikte 15. yüzyılda dokunmaya başladığına dair yazın alanında bilgilere rastlanmaktadır. 16. yüzyılda Ankara sofu dokunduğuna  dair Ankara Şer’iye sicillerinde bilgilere rastlanmaktadır.

Ankara Sofu yaklaşık 400 yıl şehrin ekonomik sosyal hayatına büyük canlılık katmıştır. XV. ve XVIII. Yüzyıllar arasında Ankara özellikle sof üretiminde ihtisaslaşan ve gelişimini bu ürünün Doğu ve Batı pazarlarındaki satışından elde edilen gelirle sağladığı görülmektedir. XVI ve XVII. yüzyıllarda Ankara nüfusunun 23 bin ile 25 bin arasında olduğu kadı sicillerinden anlaşılmaktadır. Ankara bu yüzyıllar arasında bir ticaret şehri görünümündedir. XV. yüzyılda Ankara’dan geçen ve şehrin Doğu ile ticaret ilişkilerinde önem arz eden iki yoldan birisi Bursa-Tebriz arasında uzanan ipek yolu; diğeri de Anadolu’yu çaprazlama kat eden Halep-Şam yoludur. Bunlara ek olarak Ankara - Antalya arasında da özellikle sof nakliyatı açından bir bağlantı bulunduğu ve sofların Antalya limanından İskenderiye yoluyla Arabistan’a sevk edildiği Antalya gümrük defterlerdeki kayıtlarından anlaşılmaktadır.

XVI. ve XVII. yüzyıllarda Ankara’da Sof kumaş üretimi çok gelişmişti. Ankara sofları şehrin çok önemli bir ihraç malı haline gelmişti. Sof üretimi şehir ve çevresinin talebi ile sınırlı olmayıp, çoğunlukla İstanbul ve ülke dışı pazarların talebini karşılamaktadır. Ankaralı tüccarların ülke dışına sof yüklerini götürmek üzere yaptıkları ticaret seferlerinin yanı sıra yabancı tüccarların da sof almak üzere şehre geldikleri bilinmektedir.

İlk önceleri Venedik, Lehistan gibi Avrupa Ülkelerine ihraç edilen sof, daha sonraları Avrupa’nın birçok ülkesine ihraç edilmeye başlanmıştır. Ayrıca Bağdat, Şam ve Halep’e de çok miktarda gönderilmekteydi.

Ankara’da sof kumaş dokumacılığı ile eğiriciler, dokumacılar, yuyucular, çirişçiler, perdahçılar, boyamacılar, fırıncılar gibi esnaf guruplarının oluştuğunu Ankara’ya ait Şer’iye sicillerindeki kayıtlardan öğrenilmektedir. Tiftik ipliğinin, sof kumaşı haline gelinceye kadar geçirdiği işlemlerle uğraşan bu esnaf guruplarında çalışanlar İşlerinde mahir ustalardan oluşmaktadır.

Ankara Sofunun Özellikleri:

Sof kumaşın En belirgin özellikleri süt gibi beyaz, pırlanta gibi parlak, ipek gibi yumuşak, Güneş ışınlarını yansıtma özelliğinden dolayı yazın terletmeyen, kışın üşütmeyen bir kumaş olmasıdır. Aynı zamanda toz tutmayan, yağmur geçirmeyen parlamayan, büzülmeyen, buruşmayan, güvelenmeyen içerisinde bit barındırmayan özellikleri de vardır. İnce ve sık dokunmuşu makbuldür. Dayanıklıdır. Kolay kolay eskimeyen bir kumaştır. Radyasyon gibi tehlikeli maddelerden insan vücudunu korumaktadır. Bu özelliğinden dolayı Tiftik belirli oranlarda Astronotların giysilerine de katılmaktadır.

Ankara Sofu birkaç türlü dokunmaktadır. 4 kat iplikten kalın kumaşlar dokunmaktadır. İki kat iplikten ince kumaşlar dokunmaktadır. Hatta yağmurluk gibi giysilere 8 kat iplik kullanıldığı görülmektedir.

Ankara Sofu ince sof, kalın sof, Muhayyer sof, sekiz kat yağmurluk sof, menevişli sof, menevişiz sof gibi çeşitlere ayrılırdı. Ayrıca kullanılacak giysiye göre içlik sof, donluk sof, cübbelik sof, şalvarlık sof gibi çeşitlere ayrılırdı.

Osmanlı padişahları da sof kumaşlardan dikilmiş, içlik, entari, cübbe ve kaftan giyerlerdi. Fatih Sultan Mehmet’in beyaz softan dikilmiş uzun kollu yandan yırtmaçlı entarisi bulunmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın softan başka bir kumaşla dikilmiş elbise giymediği bilinmektedir. O tarihlerde Sof Kumaştan dikilmiş elbise giymek yüksek bir mevkiyi temsil ederdi. Düğünlerde, bayramlarda özel günlerde Ankara halkı sof kumaştan yaptırılmış elbiseleri tercih ederdi. Evliya Çelebi Seyahatname isimli eserinde “Bu şehrin alimleri baştan ayağa renk renk sof ferace giyerler, zira Ankara sof yurdudur. Kadınları da rengarenk sof ferace giyip gayet edeplice gezerler” diye bahsetmektedir.

Sof Kumaş Üretiminin Aşamaları

Tiftiklerin kırkılması, toplanması, temizlenmesi, kalitesine göre ayrılması aşaması, Taranması, ikinci defa temizlenmesi ve top-top toplanması aşaması, Boyanması ve yıkanması, İkinci defa taranması, İplerin eğrilmesi ve çile yapılması, İpliklerin çözgü ve atkı ipi olarak ayrılması, İpliklerin haşıllanması ya da çirişlenmesi,  Çözgü İpliklerin dokuma tezgahlarına takılması ya da yerleştirilmesi, Dokunmuş sof kumaşın yıkanması, Kükürtleme işleminin yapılması, Perdahlama ve cilalama işleminin yapılması, Fırınlama işleminin yapılması, Kumaşların dürülerek top haline getirilmesi ve satışa hazırlanması, Çeşitlere ayrılması ve pazarlanması.

Yukarıdaki işlemlerden anlaşılacağı gibi oldukça zahmetli ve yorucu bir iş olan sof kumaş dokuması bütün bu işlemler yapıldıktan sonra arzu edilen kaliteye ulaşmaktadır.

Ankara’da Sof Kumaşı Üretilen Yerler:

Ankara merkezinde yoğun olarak üretilen sof kumaşının ayrıca Ayaş, Beypazarı, Kalecik ilçelerinde de üretildiği görülmektedir. Mürtet Ovasında Zir (Yenikent), Erkeksu (Yeni Kayı köyü bugün Yenikent kasabasının bir mahallesidir) Miranos (Orhaniye Kazan İlçesinin bir Mahallesidir) Virancık (Örencik Kazan İlçesinin bir mahallesidir) gibi köylerde de sof kumaş üretilmiştir. Ayrıca Kastamonu’nun Tosya ilçesinde Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde üretilmiştir. Bunların hepsi Ankara sofu olarak o tarihlerde damgalanmaktadır. Bu yerlerin dışında Üsküp, Bağdat, Erzincan gibi Osmanlı illerinde de üretildiği görülmektedir. Fakat bu şehirlerde üretilen soflar kalite olarak Ankara Sofunun seviyesine ulaşamamıştır.