Bir Gaziantep'li olaradak , Gaziantep Tarih'ini yazmadan olmaz dedim.
Güneydoğu Anadolu bölgesi’nde sanayi ve gelişmişlik bakımından ilk sırada yer alan Gaziantep, eski ve halk arasında kullanılan adıyla Antep, çok daha eski adıyla Ayıntab, verimli tarım topraklarına sahiptir. Bu verimli topraklar yaklaşık olarak M.Ö. 1700 yıllardan günümüze kadar birçok badireler atlatıp günümüze kadar milyonlarca insanı doyurmuş ve ailelere, kentlere, uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Tarih boyunca çok fazla sayıda yönetim ve imparatorluk değişimine maruz kalan Gaziantep sokaklarında yüzyılların kültür ve tarih birikimine ev sahipliği yapıyor. Gelin hep birlikte Gaziantep’in saklı duran tarihini gün yüzüne çıkaralım.
İlk Çağlarda Gaziantep
Antep’in yakınlarında bulunan Dülük, eski adlarıyla Dolikhe ya da Doliche bu yöredeki en eski kent olma unvanına sahiptir. Arkeolojik kazıların aydınlığında, Dülük’te paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir. Fakat, Dülük ancak erken tunç çağı itibariyle sürekli yerleşik hayatın olduğu bir kent haline gelebilmiştir. Ayrıca ipek yolu üzerinde bulunan bu kent, hem ekonomik açıdan hem de ticaret yönünden oldukça hızlı gelişmiştir.
İlk kurulduğunda Babil yönetiminin egemen olduğu kent, M.Ö. 1700’lü yıllarla birlikte Hitit Uygarlığı’nın egemenliği altına girmiştir. Hemen akabinde Mısır’lıların eline geçen kent, ipek yolu üzerinde bulunmasından ötürü oldukça cazip bir konumda olduğundan kronolojik sırayla M.Ö. 700 ve M.S. 546 yılları arasında Medler, Asurlular ve Persler tarafından yönetildi.
Oldukça farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Antep, 1516 Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesiyle ilk olarak Arap ve Halep Eyaletler’ine bağlıyken,1531 yılında Dulkadir Eyaletine bağlanmıştır. Dulkadir Eyaletine 1818 yılına kadar bağlı kalan Antep, bu yıldan sonra Halep Eyaleti'ne sancak verilmesiyle birlikte tekrar Halep yönetimine devredilmiştir.
Yeni Bir Kent: Antiochia Taurum
Romalılar, Dülük’e oldukça yakın bir alana Antiochia Taurum adını verdikleri yeni bir kent kurarlar. İsa’nın havarilerinden biri olan Yuhanna, bu kenti Hristiyanlığı yaymak için kullanmaya karar vermiştir. Her şey planlandığı gitmemiş ve kent M.S 395 yılında Bizanslıların eline geçmiştir. M.S 636’daysa bu defa İslamiyet’i yaymak adına halife Ömer bin Hattab Ayıntab ve Hatay yöresini Bizanslılardan alır. Yönetimin halife Ömer bin Hattab’ın eline geçmesiyle, Ayıntab ve çevresinde yaşayanlar İslamiyet’i kabul ederler. Ama, Dülük bu aşamalarda hızla bir şekilde önemini yitirmektedir.
Ayıntabi 1071 yılında Alp Arslan’ın unutulmaz zaferi Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu Selçuklu Devlet’inin hakimiyeti altına girer. Oldukça sık el değiştiren Ayıntab, bölgedeki siyasi istikrarsızlıklardan ötürü sırasıyla Eyyübilerin, Moğolların, Dulkadiroğulları’nın ve Memlük Devleti’nin egemenliği altına girmiştir.
Osmanlı Yönetiminde Ayıntab
Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılındaki Mercidabık Muharabesi’ni zaferle kazanmasının ardından Ayıntab, son durağı olan Osmanlı İmparatorluğu yönetiminin altına geçmiştir. Osmanlı döneminde kente mimari açıdan birçok yatırım yapılmış, hanlar, camiler, medreseler ve hamamlar inşa edilmiştir. 1516 ve 1596 yılları arasında ticaret, el sanatları ve üretim açısından oldukça gelişen kent, halkının çalışkan yapısını da ortaya koymuştur. Evliya Çelebi 1641 ve 1671 yıllarında tam iki kere kenti ziyaret etmiş ve seyahatnamesinde kentte tam 22 mahalle, 100 kadar cami, 8bin tane ev ve han, hamam, medrese ve bir tane de kapalı çarşısının odluğunu notlarına eklemiştir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde oldukça olumlu bir şekilde bahsettiği Ayıntab’ı o kadar sevmiştir ki, aradan tam 30 yıl geçtikten sonra dayanamayıp ikinci kere ziyaret etme gereği duymuştur. Her ziyaretinden ayrı keyif aldığını söyleyen Evliya Çelebi Ayıntab’ın kendisine has bir yapıya sahip olduğunu belirtmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kendisi hiç eyalet olmamış, ilk olarak Maraş Eyaletine bağlı kalmış sonrada Halep Eyaleti’ne bağlanmıştır. Fakat, bu eyaletlere bağlı olmasına rağmen Arap kültüründen çok az etkilenmiştir.
Antep Savunması
Mondros Antlaşması sonucu 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti parçalanır. 17 Aralık 1918’de Birleşik Krallığa, 5 Kasım 1919’da da Fransa’ya bırakılan Antep halkı durumdan hiç memnun değildir. Nitekim 1920 yılında Fransız birliklerinin Antep’e yerleşmesiyle halk isyan ederek direnişe başlar. Karayılan komutası altında bulunana çeteler, Fransızlara ait olan bir süvari birliğini pusuya düşürür. 1920 yılının Ocak ayından Mart ayına kadar Şahin Bey, tam 200 kişilik milis kuvvetiyle Fransızlara karşı direnir. Tüm çabalara rağmen Antep halkı 9 1921’de 10 ay süren direnmeye karşı teslim olmak zorunda kalır. 25 Aralık 1921 Ankara Anlaşma’sı gereğince Fransızlar birliklerini toplayarak şehri terk ederler.
Cumhuriyet Döneminde Gaziantep
Sadece ellerindeki imkanları kullanarak tam teşekküllü Fransız ordu birliklerine tam 10 ay süreyle direnen Antep halkı, 8 Şubat 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla Gazilik unvanı alarak Gaziantep olarak anılmaya başlandı.
Dünden bugüne oldukça gelişen ve Güneydoğu Anadolu’nun incisi haline gelen Gaziantep, 1987 yılında büyükşehir unvanını kazandı. Özellikle mutfağı dünyaya ün salmış olan Gaziantep, 2015’de yapılan bir yarışma ile gastronomi alanında UNESCO’nun Yaratıcı şehirler Ağı’na dahil edilerek, tüm dünyaya mutfağının harikalığını hem de bir balık yemeğiyle göstermiş oldu.